AŞİ KORUR

AŞI KORUR

COVID-19 hayatımıza girdiği andan itibaren adeta tüm dünya, bir laboratuvardan gelecek aşı müjdesine odaklandı. Güvenli, etkili, yaygın aşılama pandemiyi kontrol altına almak adına en büyük umudumuz oldu. Nitekim yakın zaman önce farklı şirketler aşı üretimine başladı. Ülkemizde de ilk parti aşılar, sağlık çalışanlarına uygulandı.

Aşı konusunda çalışmalar sürerken ve aşılama süresince bilimsel temeli olmayan birçok düşünce ortaya atılıp bilgi kirliliği yaratıldı. Öncelikle ölümcül bir pandemi ile karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyor; sadece bilime ve bilim insanlarına itibar edilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.

Aşı geliştirme süreçleri, dünyanın neresinde olursa olsun Dünya Sağlık Örgütü tarafından yakından izleniyor. Aşıyla ilgili bildirilen yan etkiler de yine Dünya Sağlık Örgütü’nün bağımsız bilim insanlarınca oluşturulmuş bir komitede değerlendiriliyor.

COVID-19 aşıları ile ilgili en çok kafa karıştıran konu, aşılar “Acil Durum Kullanımı” prosedürlerine göre yapılmaya başlanacağı söylendiği için yaşanan kitlesel güvensizlik hissi oldu. Birçok insan aşıların çok hızlı bir şekilde ve “olması gerekenden az” miktarda test edilerek “zorunlu güvenlik işlemleri es geçilerek” piyasaya sürüldüğünü düşünüyor. Bu doğru değil. Öncelikle test ve verilerin gözden geçirilmesi sırasında işlemleri uzatan bürokratik engeller, Covid-19’un verdiği zararlar gözetilerek tamamen ortadan kaldırıldı. Güncel tıp teknolojilerinin sürekli olarak geliştiğini, sağlık alanında sonuçların son yirmi yıla göre bile daha hızlı alındığını da elbette hatırlatmak gerekir. Tıp dünyası koronavirüslerle ilk defa karşılaşmıyor. 1960’lı yıllardan beri tanıdığımız bu virüs ailesi üzerine 17 yıldır aralıksız çalışmalar zaten sürüyordu. Tüm bu etkenler aşının eski aşılara kıyasla daha kısa sürede ortaya çıkmasını sağlayan bileşenler oldu.

Bilim insanları, ülkemizde de en az 55-60 milyon civarında kişinin aşılanması ile salgının kontrol altına alınabileceğini öngörüyor. Toplum bağışıklığına giden yolu kısaltmak adına stratejik adımların atılması hayati önemdedir.




13 Nisan 2021     Okunma Sayısı : 1484